her sey olabilir tabii ama muhtemel bir perspektif: bu insanlar herhangi bir eyleme zaten intihar eylemi oldugunu dusunerek gidiyorlar. yani yaptiklari eylemden sag cikacaklarini dusunmuyorlar. bence reina saldirgani o kadar kisiyi oldurdukten sonra zarar almadan oradan cikip evine donebildigine cok sasirmistir. zaten bugune kadar butun dunyada bir sehir eylemi sonucu sag yakalanan ilk isid militani saniyorum. neden gitmez? bir daha eylem yapacaktir hani kacmak saklanmak gibi bir derdi yok zaten maksimum zarar verip olmek istiyor herif.

iyi de ışid global bir örgüt. ikinci eylemini avrupada yapması çok daha kolay olsa gerek. böyle böyle dünyayı bile dolaşabilir yakalanmadığı sürece. yani bilemiyorum. hiiç mantıklı gelmiyor. ha göstermelik bi terörist yakalandı haberinin de kimseye bi faydası olucağını düşünmüyorum gerçi.

global bir orgut her yerde adamlari var zaten. dunyayi neden dolassin? avrupada binlerce isid militani var. bu adam buraya gelmis yerlesmis kaynaklari var, neden baska yere gitmenin riskini alsin ki onlara adam mi yok? bu kendini ilk eylemde oldurtecekti, olmadi muhtemelen ikinciyi yapacakti mevcut hazir pozisyonunu degistirmeden. avrupada yapmasi su anda yasadigi eylem yapmaya hazir oldugu yere gore nasil daha kolay olabilir ki?

yani burda fellik fellik aranıyor neticede, yunanistanda oturup çay söyleyip sigara bile içer mesela sokakta. neyse ya benim yine de ümidim yok pek bişey çıkmaz bu adamdan

klar hemen cnn'i aç altyazı geçiyor, yetkililer duyurunu ve yorumlarını okumuşlar bir şey çıkmayacağını söylemen çok rahatlatmış herkesi. Ayrıca ileri görüşlü yorumların ve filmlerde bile kaçıyolar ağğbeei tespitin sayesinde olay aydınlandı. Yarın gel ve cıa'da mermi olarak işe başla.

Cevap: çünkü gidemedi.

birinin yakalanıp. halkın vicdanının rahatlatılması ve konunun kapanması gerekliydi. şu an o senaryo işliyor.

aslında kaçmaya çalışmış. ama kaçakçılarla olan bağlantısı hatay'da yakalanmış. Büyük ihtimalle o yüzden istanbuldan ayrılamadı

www.hurriyet.com.tr

Adam saldırıda öldürüleceğini düşünüyordu, ölmedi ve yakalanmadı, mal gibi ortalıkta kaldı+1

Sınırdan geçmeyi de göze alamadı. Veya parası kalmadı vs. Birçok nedeni olabilir.

tüm resmi bilmediğimiz ve hiçbir zaman bilemeyeceğimiz için bu durumu mantıklı şekilde açıklayamayız.

eğer adam gerçekten ölmek için reina'ya gitmiş olsaydı 39 kişiyi değil, polis gelip baskın yapana kadar yüzlerce kişiyi taramaya devam edebilirdi ama bir süre ateş açıp sonra çıkıyor.

ve yine kimliği belirlenemediği için kaçmak istese aynı gece ilk uçakla bulunamayacağı/kimliği belirlense bile iade edilemeyeceği bir yere gidebilirdi.

ve kendisinin gayet soğukkanlı&eğitimli bir militan olduğu ortadayken örgütün neden sahip çıkmadığı ya da hızlıca başka bir saldırı planlamadıkları şaibeli. yakalandığında polise ateş açmak yerine yatağın yanına saklanmaya çalışması da.

bana da en çok polisle çatışmaya girmemesi tuhaf geldi. o sicille hapiste yaşamaktansa ölümü göze alırdım.

evine on tane özel harekat girdiğini düşün lazpalle. Leon mu bu herif? daha elini kaldırmadan yatırmışlar aşağıya.

@tekila shot bardağı

Bu emniyetin her türlü örtbas cek-pas yıkama yağlama ve elbette camur atma işlerini vazife edinmiş olan medya grubu çöpten buldukları ivir zivirlari milleti mal yerine koyarak delil bilmemne diye yutturmaya çalıştı. Şimdi böyle bir ortamda benim olaylardan şüphe etmem mi garip geliyor sana çok bilmiş kardeşim? Ben bilmişlik yapmıyorum birsey cikmayacagini düşündüğümü söyleyerek, içime sinmeyen mantikli gelmeyen bir mevzuyu tartışmakti sadece niyetim. Sen bu hazır cevaplik, ironi, istihza yeteneginle buralarda harcanma bence. Zira iyi ekşici olur senden.

Başkasını bulmuşlar ve onu almışlar işe. Filtrelerden geçememiş cv'n bu yüzden hiç görüntülenmemiş çünkü onlara ulaşmamış bile. Mesela askerlik yapmamışsan ve ilanda askerlik filtresi aktifse ellerine hiç ulaşmayabilir cv'n.

bakmadiklari tum adaylara red cevabi yollayabilirler...ki aslinda iyi birsey bu. en azindan ilgilenmediklerini gosterir, askida tutmazlar.

Mütemadiyen dışkılamaya özen gösterirseniz kokuyu azaltıp hayat standardınızı yükseltebilirsiniz. İyi yellenmeler.

zaten günde en az 1 defa dışkılıyorum. sahibim hiç aksatmıyor tuvalete çıkarmayı. tşk.

üşütmüş de olabilirsiniz.

yediğin besinler sürekli aynı kalitede değil, ondan olabilir.

Yediklerinin içeriğiyle alakalı, bir de gaz içerde durdukça yoğunlaşıp kokusu kesifleşiyor sanki. Teyitli bilgi değil, benim gözlemim. Çok tutarsan ölümcül oluyor.

Aktivya yesene iki hafta, bakalım düzelme olacak mı?
(bkz: probiyotik) başak şeyler de olur.

Tek bir tavsiyem var, mülakat öncesi tezini birlikte yazmak istediğin hocaya git ve birlikte çalışmak istediğini belirt, orada kendini anlat, yani mülakatı o hoca ile yap. Daha sonrasında gireceğim mülakat formalite olacak çünkü. O mülakata girmeden önce kimlerin alınacağı kesinleşmiş olur çoktan. Bu dediklerim lisansı yapmış olduğun üniversitede olsa farklı bir üniversite de olsa geçerlidir. Seninle çalışmak isteyecek hoca ile önceden anlaşmalısın.

Ben de tezsiz yuksek lisans yapiyorum. Alana ilgili oldugunu belli et. Istemiyosan da akademik kariyer yapmak istedigini soyle. Diğer konularda samimi ol. Alana yapabilecegin olas katkilardan ve yuksek lisansin sana sağlayacağı faydalardan bahset. Rahat ol. Giyimine traşına dikkat et.

Tekila + 0.5. Sen mülakata da hazırlan. Ben aynı bölüm için 3. Başvurumda kabul edilmiştim. Farklı okul farklı bölüm. Çok doğrucu Davut olma. Sadece söylediklerin tutarlı olsun.

ya mülakat öncesi hocayla gidip konuşmak garip bi şey bence. daha önce kimlerin alınacağı kesinleşmiş olur falan, siz nerelerden hangi üniversitelerden bahsediyosunuz. düzgün bi yerse gayet mülakatta belir olur kimin alınacağı.

sana önerebileceğim alanınla ilgili güncel neler olmuş onları bi takip et, mülakat gününe kadar da şöyle bi bak yani. kafanda bi tez önerisi oluştur, onu sorarlar çünkü. ne çalışmak istiyosun, neden çalışmak istiyosun, bunları topla kafanda. biraz tepkisel duruyosun, öyle tepkisel gitme. akademik yapmak istemediğini de belirtmene gerek yok bence. yalan söylemek istemiyosan da bakıcam falan de.

snape i başından beri tanırım

Türkiye gerçekleri bunlar. Kabullenmek zor ama böyle. Gayet düzgün üniversitelerden bahsediyorum ilk 10 da hepsi. Lütfen tecrübe etmediğiniz konularda insanlara bilgi vermeyin yanlış yönlendirmeyin her duyuruya cevap vermeniz gerekmiyor.

@tekila herkesin tecrübesi farklı demek ki :)

O kadar parayla bankayla pazarlik yapabilirsin. %13 faiz icin anlassan bankayla devlet vergisini de dussen senelik getirisi 550.000 lira civarinda olur. Aylik yaklasik 45000 falan.

Ek olarak: tabii 5 milyon lirayi turk lirasi olarak tutmak bu ortamda buyuk cesaret ister. Bir de yatirdigin banka batarsa / el konulursa sadece 100.000 lirasini kurtarabilirsin devlet guvencesiyle. O yuzden bankada cash o kadar para tutmak risklidir.

neden turkiye ?
brezilya, arjantin gibi faizleri cok yuksek ve politik olarak daha guvenilir ulkeleri dusunebilirsin.

"Banka batarsa / el konulursa"

Şimdi beyler Allah korusun o günleri göstermesin böyle bir durum olduğu takdirde paranın pulun bir önemi kalmaz. Asıl riskli olan şey bankada o kadar para tutmanın mantıksız olduğunu düşünmek. Lütfen iki tane iktisat dersi alıp (belki onuda almadan dünyanın en güvenilir kaynağı (!) olan ekşisözlükten okuyarak) gelip buralarda insanları yanlış yollara sürüklemeyiniz.

tekila, allah allah cok abes bir sey demedim ki? Bank Asya'ya daha bir kac ay once el konuldu. X veya Y sebeple farketmez, devletin boyle bir gucu var ve biri buna karar verebilir. Sen benim bankama olmaz dersin, ama ben o riskin oldugunu yakin tarihten ornek vererek gosteririm. Icinde parasi olanlarin 100k uzeri parasi yandi. Dunya disi bir olaydan bahsetmiyorum yani, Turkiye'de (ve hatta Dunya'da; gecen sene yunanistan'da ondan once rusya'da olanlari hatirlayiniz, veya su saniyede italya'da olanlari) dun olan ve yarin da olabilecek bir seyden bahsediyorum.

Devlet boyle bir guvenceyi boyle bir ihtimal var diye veriyor zaten, boyle bir sey olmasi ihtimali teoride ve pratikte varken kim oluyorsun da insanlari yanlis bilgilendirmeyin diyorsun?

Bu ulkede bu durum daha once de oldu bu arada ve emin ol ertesinde paranin onemi oldu, hatta oncesinden daha cok oldu, ortadan kalkmadi.

Ve herkes sizinle ayni gorusu de paylasmiyor: Ulke ve bankalari batsa, benim icin paranin pulun onemi yine olur. Dunya Turkiye'den ibaret degil. Hadi Dunya Turkiye'den ibaret olsun, buyuk bir buhranda karnini neyle doyuracaksin? Kisin nasil isinacaksin? Yine paraya ihtiyacin var. Ulke seneler de alsa duze cikar ama senin birikimine ne olur?

Amcam yaklaşık 12Milyon Tl gibi bir tutarı 20 senedir bankada tutuyor belki Ziraat'ten başka bankaya yatırmaz. Sorduğumda da zaten Ziraat batarsa bu ülke batar demişti o saatten sonra parayı napayım dedi ve bir sigara yaktı. :D

@matematik koyu,

arjantin ve brezilya mı politik olarak daha güvenilir? HUE HUE HUE

@der meister

kesinlikle... en azindan her gun bombalar patlayip teror eylemleri olmuyor, yabanci yatirimcilar ulkeden birer birer kacmiyor. zaten yuksek faizin olabilmesi icin politik olarak cok stabil bir ortam olmamasi ve guclu bir sanayi olmamasi lazim yoksa adam faizleri yuksek tutmaz.

ulkede 5 tane teror orgutu var, darbesi, krizi, savasi, bombasi, canli bombasi, teror eylemleri eksik olmuyor, sinir otesi operasyona cikmis bir ordu var falan filan.

kisacasi arjantin veya brezilyanin turkiye'den daha guvenli bir politik ortami oldugunu dusunuyorum.

Merhabalar,

Herkeste aynı yorgunluk, sorun ve tükenmişlik var. Bakmayın o sosyal medyanın aldatıcı yüzüne. Herkes sizin gibi aslında arka planda. Belki bunu bilmek rahatlatır sizi. Yalnız değilsiniz.

İlla güler yüzlü olman gerekmiyor. Herkes gibi sen de insansın, gülememeye de hakkın var. Aileye karşı kibar ve samimi olman için illa gülmen gerekmiyor. Sorarlarsa rahatsızım der geçersin. Midem bulanıyor, başım ağrıyor, halsizim, takatsiz hissediyorum gibi şeyler söylesen yalan olmaz, hatta muhtemelen böyle hissediyorsundur da.

Yalana gerek yok, farklı davranmaya da. Neysen osun, satgı gösterilmeli. Üzülme, biz insanların aslında tek sorumluluğu, tamamen insanca yaşamak. Bunun için ne gerekiyorsa yapmak. Tek sorumluluğumuz bu. Dünyaya karşı insanlığa karşı tek sorumluluğumuz bu. Bunu taşımak için olmadığın haldeymiş gibi davranmaya hiç lüzum yok.

Şu Çılgın Türkler'i Okuyun ! İnan bana bundan daha müthiş bir motive olamaz !!

olay sende bitiyor motiven yoksa yoktur sen bulamıyorsan başkası hiç bulamaz.

motivasyon değil de hamurişi filan yapmayı denesen. hem misafire ikram :P ne kadar hamurla uğraşırsam ben o kadar stres atıyorum.

ya onların da biri küçük diğeri slim, doyurmuyor :( fiyat performans da patlıyor çabuk bittiği için. :(

ilk yorumdan yola cikarak en etkili tercih kent switch olur

davidoff'un "polar menthol" diye siyah yeşil kutulu bir modelini alıp içmiştim yurtdışında, kağıdın içine mentol sarıp içiyormuşum gibi hissetmiştim. tadı konusunda yorum yapmayayım ama içtiğim en "mentollü" sigaraydı.

camel rework ocean blue diyorum.

www.camelcollectors.com

Kardeş senin sorunun bence sigara ile. Mentolsüz dene eğer bu kadar seçenek arasından beğenemediysen. Ama lucky mentollü tam olarak kent switch in alternatifi. özellikle belli bir kısımı boş olan kent switch içerken hava içmiş gibi oluyorum duman gelmiyor. aynı tada sahip luck ise daha bi dumanlı. evet.

Luckynin aroması chester gibi diyen olmuş aynıs sigarayımı içiyoruz acaba? chesterdeki naneli şeker tadı sadece parliament mentollüde var ve gerçekten kötü bir tad. sanki mentollü şekeri eritip içine çekmek gibi

abi sen patlatmalı sigara sevmiyon bence :(

tek çözüm goratex bot

Çorap kalitesi çok önemli bence sorun çoraplarda. Sıcak nedeniyle içerde oluşan ter soğukta kalınca tabikide ıslak ıslak üşümeye sebep oluyor. Bot kaliteside önemli tabiki. Ayak ile temas eden malzemenin kalitesi 1. derece etken o yüzden bir birim fiyatada çorap/bot varken 10 birim fiyata da var. Boşuna değil aradaki fark.

daha bilgili arkadaşlar kesinlikle cevap vermeli ama ben de bildiğim kadarıyla bir şeyler karalayayım. senden bir sene geç geliyorum yani ben daha yeni başvuracağım. bildiğim kadarıyla değişen yönetmelikle birlikte 1 yıl ders + 1 yıl tez + 1 yıl mezun olarak toplamda 3 yıl tecil hakkımız bulunuyor. tez yılının 2. döneminde okul kaydını sildirip tekrar yüksek lisansa kayıt olursan lisanstan yüksek lisansa olduğu için tekrar tecil alıyorsun. aynı üniversite, aynı bölüm oluyor mu bilmiyorum. işte bunları hep tecrübeli kaçak kardeşlerimiz anlatacak :)

Evet 3 yil konusu dogru ama uc yil isverenlere nedense yetmiyor bes yila uzatma yapabilirmiyiz acaba

Hayatımda duyduğum en saçma ilişki

ulasilamaz olusu seni cezbediyor. cok dusunme bence yasadigin gunlerin tadini cikar ve her seyi oluruna birak, insan cok mudahale etmeye calisinda isler yolunda gitmiyor.

birlikteyken napıyosunuz allah aşkına?

Uzun süredir yaşadığın en güzel ilişki buysa üzüldüm valla.

Iletisim kurulamayan bu ilişkimsi şeyden bir şey beklemeyin bence karşılıklı olarak. Guzel vakit gecirmeye devam edin gittigi yere kadar.ama cok gitmez o ayrı.

maşallah, bütün aksilikleri toplamışsınız.

vakit geçirecek ilişki. konuşamadan ilişki mi olur daha iletişim bile kuramıyorsunuz?

biraz ingilizce biliyorum. :( bunun bir mantığı yok ki zaten. aslında iki sevgili ne yaparsa hepsini yapıyoruz. sinemaya gidiyoruz. içmeye gidiyoruz. birlikte evi temizliyoruz. yemek yapıyoruz. alışveriş yapıyoruz. ne bileyim. konuşuyoruz ama yetmiyor düzey olarak

oturup ingilizce öğreneceksin, bu durum dilini ve kariyerini geliştirmek için motivasyon olacak. oturup dertlenmenin anlamı yok.

bir kursa başladım

Yani bu ilişkiden yanına kâr kalabilecek tek şey ingilizce pratiği gibi görünüyor.
Kursa da başlamışsın ne güzel, pratikle destekleyip ilerletirsin.

niye böye olumsuz yorumlar yapılmış anlamadım. birbirinizi seviyorsanız, birlikte mutluysanız böyle devam edin işte ne güzel. millet ne imkansızlıkların içinde sevgili oluyor nelere katlanıyor sevince.

hem ingilizce çok höyhöy bi dil değil, yanında o olduğu sürece sürekli pratik yaparak bikaç aya çözersin. onun türkiyeye yerleşmeme planı, çocukları, berlin falan bunlara hep daha zaman var, kim bilir neler değişir yaza kadar. galiba olmayacak bu iş diye kestirip atma bence hemen.

"o türkiyede vakit geçirecek birini mi arıyor acaba" şüphesine düşmenin sebebi ne? böyle bir şeyi. hissettirdi mi sana, yoksa sadece ihtimaller üzerinden önyargılı mı yaklaşıyorsun?

muhtemel adamı hiç anlamadığın için en mikemmmill ilişki diyorsun :D
evet konuşamayan erkek herkesin rüyası sdşlfkaşlkf
Adamıanlmadığından hep olumlu ve tontikliğe yoruyorsundur söylediği her şeyin anlamını. adam sevgili olduğunuz biliyor mu bari?

fasulyekekşi@ burada fikirinizi sormam size beni aşağılamaya varan eleştri yapma hakkını vermez. birincisi sıfır ingilizcem var demedim. sadece karmaşık şeyleri konuşamıyoruz. mükemmel demedim. bana çok iyi hissetiren bir ilişki dedim. değer gördüğümü hissettiğim bir ilişki.. bana vakit ayırıyor beni merak ediyor. hayatımı kolaylaştırmaya çalışıyor beni destekliyor. ayrıca sevgiyi aşkı herhangi bir kalıba sokamazsınız? bunu ben de deneyimliyorum şu anda. bazen farklı türde hayvanlar bile dost oluyor. nette bir sürü örneği var. size soruyorum çünkü ne kadar aramızdaki sevgiye inansam da bunun mümkünlüğü hakkında bir fikrim yok. belki de olmaması daha iyi. bilemiyorum. dışardan çok saçma göründüğünün farkındayım. ama insan olmaz dediği herşeyi yaşıyor... bazen

Sacma degil ama cocuklari olmasi kotu olmus her zaman onlar senden daha on planda olacak. Olmek uzereyken ona bobregini karacigerini falan versende ertesi gunu cocuklarini sana tercih eder. O yüzden cok yaaralayici da olsa uzatma derim yada pesinden git ama her an ayrilacakmis gibi hazirla kendini

Genelde tüm ilişkilerde ilk 1 ay değerli hissetme, gerçekten merak edilme, sevilme hissi olur. Sonrası karışık.

bence dediğin gibi olabilir. sterotype olacak ama bu amerikalı ve ingilizler çok yalancı ya da aşkı çok hafife alıyorlar. basit hoşlantı duygularını çok çok büyük şeyler yaşıyormuş gibi dile getiriyorlar ama iletişim kopsa, sen gitsen falan götlerinde olmaz mesela. bence dikkatli ol.

(bkz: prometheus ve bob)

allah allah ya 90'ların büyük aşkı Musa ile Sarah'ı hatırlayan yok mu? Musa advanced ingilizcesiyle mi aşık etti kendine kızı?
Bence mümkün güzel hissedilmesi. İlişkilerin temelinde cinsellik yattığı klişe bilgisini düşünürsek, çok da ilginç değil. Diğer bütün iletişim bunun etrafında dönüyor ne de olsa. :))
@ellerimusuyor'un dediği gibi düşünmüyorum ya da bilmiyorum karakteristik özelliklerini çok ama mevzuyu kafaya takmayacaklarını düşünüyorum ben de. Yani siz de geçirdiğiniz vakitlerin tadını çıkarın, çok ciddiye almayın.

sex is the answer.

cok az almanca bilen bir tanidigim havaalaninda tanistigi ingilizce bilmeyen bir adamla deli gibi bir ask yasamaya basladi, hala birlikteler. kadin 6 ay almanya'da, adam 6 ay turkiyede vs. her sey olur. yeter ki hisler gercek olsun.

uzun süredir yaşadığın en güzel ilişki olmasının sebebi adamın dediklerini anlamıyor oluşun ve beyninin sana duymak istediklerini söylediği yanılsamasını vermesi. sağlıklı iletişim olmadan ilişki falan olmaz. saçmalamayın.

seni aşağaladığımı düşünmüyorum bu kadar alıngansan yazma buraya.
Gerçekten emin misin ilişki yaşadığınıza? Kültürel farklar yüzünden anlamaabilirsin. Bir de adam buradayken ekse tabi ki boş zamnlarını bol bol seninle geçirir ama gerçek hayatta nasıl olacak?
Yaşa ve gör diyorum sana...

ankarada vardı bir tane bahçelide kapatılıp dönerci yapılmıştı 6 ay falan anca açık kaldı.

Uzak doğu mutfağı lüks tüketimden çıkalı çok oldu ya.
İstanbul'un birçok semtinde dediğin gibi hafiften türk usulu de yapan mekanlar var. 10 liradan noodle satıyor.
Mesele damak zevki. Uzak doğu mutfağı hala çoooooook yeni Türkler için.

Orta segment fast food'u özümseyeli kaç sene oldu ki?

iyi düşünmüşsünüz de pratikte yenilen şey soslu makarna eğer düzgün bir yerde yemiyorsanız. yani bahsettiğiniz şeyi halihazırda istanbul'da uygun fiyatlı yapan yer var, ve bence gerçekten başarısız yapıyor bu yerler. beş lirayı, on lirayı geç. insan buna neden para versin ki? ben vermem, evimde makarnamı haşlar içine mis gibi sosunu katar yerim. zaten türkiye'de yaşıyoruz, mutfağı oldukça zengin ve leziz bana göre; gidip keko gibi soya sosu filan tüketmem. belki de vizyonsuz biriyim, bilemiyorum.

belki de ben ankara'da olduğum içindir en azından burada bilmiyorum hiç böyle bi yer. istanbul'da durum farklı olabilir tabii.

Sebebi gocmen eksikligi.

Biraz gocmen olmali, uzakdogulu gocmen olsa kendi kendine gelisir bunlar zaten. Cin yemeginin luks olmadigi yerlerde hep gocmenler var mesela.

Turkiyr'de tutmaz Cin mutfagi falan. Gayet zengin mutfagimiz var, boyle seyler tutmaz o yuzden.

Ben de stavro'ya katılıyorum. Bizim mutfağımız kendi içinde zaten oldukça kozmopolit

Lüks değil bence. Lüks gibi görünmesinin temelinde kötü ve rezalet olması dolayısıyla damak tadımızla uyuşmamış olması yatmaktadır. Yani insanlar o yemekleri yemektense gidip aynı fiyata kebap yemeyi tercih ediyorlar. Ayda yılda bir kere meraktan gidince de sanki lüksmüş ve yılda bir kere gelinebiliyorumuş algısı oluyor.

Ankara'da Kumrular sokakta tam dedigin vardı. 5-6 liraya kutu icinde noodle veriyordu. Bahceli'de vardı gayet de guzel yapıyordu. Ankamall'de vardı -1.katta.

Bunların hepsi battı.

çin ve japon restaurantı çağrı merkezinde olmamızdan mütevellit arkadaşlarla böyle bir projeyi hayata geçirmek istiyoruz ama açılıp kapanan bu tarz mekanların sayısının çok olması ve lokasyon kararsızlığı bişeyler yapmamız konusunda düşündürtüyor.Bakalım napacaz :)

Fakire 50m dolarin olsa naparsin demisler soganin sadece cucugunu yerim ve kate uptoni duduklerim demis.

çok istiyon hacı. yarım milyon dolar ve kate middleton istemelisin.

Kate Upton'la sekstilyon dolu saatler

Çok.

aq git tvitırdan mesaj at hiç olmazsa şansını dene. belki kendine güvenen erkekleri severim diyip sana vercek üstüne de 50 milyon dolar verecek. zaman kaybediyon buralarda

onu düdüklersen bize düdükleyecek şey kalmaz :(

Ben kendi parama raziyim, ben hic para ve Alesssandro ambrossio istiyorum, seninki biraz cok.

Onca güzel kadın varken çıtayı bu kadar düşük tutuyorsan vizyonsuzsun demektir, bana göre vizyonsuz birinin de 50 milyon doları hak etmemesi daha normaldir.

Keyt aptın kim la? Süt danası. Kalın bel, dar kalça, vücuduna ve kalıbına göre küçük popo, sutyeni bikiniyi çıkarınca sarkan kavun gibi memeler. Bu mu senin güzellik anlayışın?

O seni zaten urolojiye yönlendirecek, bakmaz bile. Aile hekimi niye var anlamıyorum zaten.

branş doktoruna görünmeni tavsiye edebilir, hastalığa bağlı ama türbanlıyım diye o kısmı muayne etmeye çekinmek doktorluk ahlakına sığmaz diyorum.

Ama istemezsede illa bir kılıf bulup haklı duruma geçecektir.

aile hekimine böyle bir şikayetle gitmedim.
tahminim söyleyeceğin belirtilere göre ilaç yazacak. yani açıp bakmayacak. geçmezse üroloğa git diyecek.

donu çözmene fırsat bulamadan sevki alırsın bence güzel abicm. prosedürü bilmiyorum ama aile hekimlerinin röntgenli gözleri ve seyyar mikrobiyoloji labları olmadığını düşünüyorum.

her ürolojik hastalıkta doktorun görmesi dokunması gerekiyor mu? bilmediğim için soruyorum.

Aile hekimi uzmanlari ufak tefek islerle mesgul etmemek icin var. urolojik problemin ise nezle vb ile karsilastiralamayacagini dusunuyorum.

Uygun fiyatli ozel hastaneleri arastirin bence.

bir kez türbanlı aile hekimine denk geldim ve hala kadına lanet yağdırıyorum. kadın muayene için dokunmayı bırak yaklaşmaya bile çekiniyor. adi karıyı bimer'e şikayet etmeme rağmen hakkında tek bir işlem bile yapılmadı. paran varsa git özele kardeşim,yoksa da aile hekimini değiştirmeni öneririm.

GÜZEL KARDEŞİM her şeyi anladımda türbansız doktorlar direk sedyeye yatırıp mevzuya falan mı dalıyor sanıyorsun sen hayırdır?

Git ürolağa demek başından savmak değil doğrusunu yapmaktır ayrıca. Yahu şu ülkenin okumuş dediğimiz adamlarına bak sorulara bak nereye gidiyor bu ülke yorumsuz yemin ediyorum.

sorun türban da ya da açık saçlı olmasında değil. sorun doktorun ilgililiği hakkında... hastaneye ortopediye gittim. ayağım ağrıyor şöyle oluyor dedim. hiç oturduğu yerden kalkmadı, bakmadı, rontgene bile göndermedi...

Başörtülüyüm ve aile hekimiyim. Endişelerin yersiz, ancak aile sağlığı merkezlerinin imkanları çok kısıtlı akciğer filmi bile çekemiyoruz Ayrıntılı tetkik için ürolojiye gitmeniz sizin açınızdan daha faydalı olur. Yine de Öncesinde aile hekiminizle görüşün derim. Geçmiş olsun

Aile hekimi erkek de olsa acik kadin da olsa zaten ilgilenmeyecek bence o konuyla. Turbanla alaksi yok. Sevk eder bence.

Benim cok yakin bir arkadasim benzer durumda bu yuzden daha iyi anlayabiliyorum seni. Aile sirketleri uzerine kaldi ve siklikla yurt disina cikiyorduk birlikte. Simdi anne ve babasinin arasinin kotu olmasi sirketin basina gecmesine neden oldu ama okulu yeni bitirdigi icin cok baska planlari vardi.

Hoslandigin kiza durumu anlatabilirsin. Bence seni anlayacaktir. Hatta manevi destek bugunlerde senin icin en yararli olan olabilir.

Kardeş allah yardımcın olsun bir an önce

Annenleri bırakma ama öncesinde kendini hiç bırakmaman lazım ki onlara destek olabilesin. Her kötü şeyinde bir sonu vardır elbet bu zor günlerde geçer her şey geçmiyor mu zaten.

Psikolojik destek almanı öneririm yalnız çözülecek iş değil

Oncelikle gecmis olsun diliyorum. Samimi olarak soyluyorum bunu zor zamanlarinin gececegine dair inancini koru. Umut hakikaten cok guclu bir duygu. Umudunu kaybetme

Babana gelince insanlar yakinlarina daha cabuk nefret besler. Bu normaldir. Her hareketi sana batmaya baslar vs ama ne olursa olsun en azindan bu derece hastayken bir basina birakmayin babanizi. Hastaligini gecirir sonra eyvallah cekersin amenna ama su asamada yalniz birakmayin bence.

Sunu unutmayin kimsenin hayati kolay degil. Bu zorluklarin seni olgunlastiracagi dusuncesiyle bak olaylara. Isin gucun de var en azindan bir yerde dikis tutturmussun.

Ailede kopru olmak illa ki birilerine dusuyor. Benim de basima gelmisti. Siz bu gorevinize devam edin cunku zaten bu tur seyler en akli basinda kisiye kaliyor (aileyi derleyip toparlamak isi).

Kendini de cok unutmak icin zorlama. Illa mutlu olucam super olucam gulucem eglenicem deme. Bu sefer de hissetmedigin duygulari yapay olarak hissetmeye calisip dengesini bozuluyor insanin. Sen sabirla yapilmasi gerekenleri yapmaya devam et. Elbette mutsuz olucaksin elbette uzuleceksin ama sabret.

Bu gunler gelip gectiginde gecmise baktiginda onur duyacaksin kendinden. Pismanligin olmasin en azindan.

bu bana arkadaşımı hatırlattı. iki kardeştiler. abisinin kalbi delikti. 8 yaş fark var aralarında. abisi bi gün lisede kendisine hakim olamamış basketbol oynamış. o gün vefat etti. annesi melek gibi kadındır. babası terketti gitti başka kadınla evlendi. aile dağıldı. arkadaşım zaten hep umursamazdı. bigün babasına ALS teşhisi kondu çalışamaz oldu. yeni karısı postaladı boşanma davası açtı emekli maaşının yarısına el koydu. adam geldi eski karısının yanına. diyorum ya melek gibi kadın aldı baktı. ama o da çalıştığı için bakımevine yatırmak zorunda kaldılar. 6 ay sonra vefat etti yalnızlıktan da çökmüştü. nasıl bir duygudur bilmem ancak arkadaşım "geberirse gebersin" diyordu duymak çok acı ancak onların açısından bakıp ona bunu söyleten nedir anlamak lazım. sana da tavsiye edebileceğim şey ileride hayatına renk getirecek arkadaşlarınla arana duvar örme. kimse seni beklemez. yanında en azından destek olabilecek bir kız arkadaşın olursa çok daha kolay atlatırsın bu durumu.

annen de baban da bilincinde olmadıkları yanlışların içindeler.

annenin yanlışı yaşadığımız ülke koşullarında anlaşılabilir bir durum. çalışmayan kadın güvencesiz kadın demek. tek güveni sensin diye düşünüyor. öyle olmasa da. annen için yapabileceğin en güzel şey kendi ayakları üzerinde durmasına ön ayak olmak. hemen olmaz belki ama bu yönde attığın her adım değerlidir. dünyanın binbir türlü hali var, hastalandın çalışamadın diyelim o zaman annen napacak ? onu da geçelim levleneceksin, kandi ailen olacak. kendi çocukların olacak, yeri gelecek onların boyunu aşan masrafları olacak. kendini de anneni de böyle bir çıkmazın içine sokma, ona yapabileceği her neyse o yönde destekle, para kazanma yoluna yönlendir.

babana gelelim.
babanın yaşadıkları kendi seçimi. geçmişte de kendi seçimiydi şimdi yaşadıkları da kendi seçimi.
acımasız ol, sırtını dön demiyorum, hayatının merkezine alıp kendi sorumluluğun olmayan şeyler için hayatından vazgeçme noktasına gelecek kadar içselleştirme diyorum.

bol keseden sallamıyorum, anlatayım;
ben 3 çocuk annesiyim, 55 yaşındayım. 5 yıl önce kanser oldum. cevabı uzatmamak için kısaca anlatacağım.
kanser olmama giden süreç - bana göre- hayattan vazgeçmemle başlayan süreçti. kaçmak istedim, zayıf düştüm/zayıflık gösterdim. o kadar içten istedim ki ölmeyi kurtulmayı çok geçmedi ölüm yüzünü gösterdi. en ufak kızmın şansına mı artık neyse erken teşhismiş paçayı kurtardım.
ölüm yüzünü gösterince benim jeton düştü, ben evlatlarıma bunu yapamam dedim, silkindim mücadeleye başladım.
tüm mücadelemi kendi başıma yaptım. tedavi süreçlerinde kimseden bir tek yardım istemedim, hep yalnızdım. (ameliyat olmadan hemen önce kardeşlerime söyledim, bişey olursa arayacak yeri bilsinler diye, hemen koşup geldmişler, sedyeyle içeri girerken gördüm)
neden yardım istemedim biliyor musun? çünkü ölmeyi isteyerek kendimi ben hasta ettim, bu benim kabahatimdi, en sevdiklerimi zaten hasta olarak üzmüştüm bir de benim içinde bulunduğum zorluklara şahit olup üzülmelerini istemedim. bu işi başıma açan bendim sonuçlarına katlanmam lazımdı.
kocam önceden bildiği halde ameliyathaneye gelmedi, sonrasında arayıp sormadı, eve döndüğümde yine aynı şekilde beni üzmeye devam etti.

sana ilk tavsiyem şu: kendi deneyimlerimden yola çıkarak, bağışıklık sistemine dikkat et. sözlükte bağışıklık sistemi başlığını şukela modunda oku. risklerini bil, önlemlerini al. sıkıntılı zamanları herkes yaşıyor, en az zararla çıkmayı bilenler uzun yaşıyor.


ikincisi; aile ve evlat ilişkilerinde vericilik yukarıdan aşağı çalışmalı. anneler bana baksın diye çocuk büyütmemeli. ailesiniz, elbet birinizin zor zamanında diğeriniz el uzatacak ama bu kendi hayatınızdan vazgeçmek demek olmamalı. silkelen ve hayatını ele al.

üçüncüsü; baban kendine yardım etmiyorsa kimse onun için bir şey yapamaz. çabalarsınız ancak sonuç alamazsınız. bunu bilmek çok önemli.

hep bunlar aileye annelik babalıkyapmaktan kaynaklanıyor. bence kişilere yorulduğunu bildirebilirsin. hayat yoruyor bazen. ben de babamla, kardeşimle, annemle ilgili şeyleri üstlenmiştim ama artık şimdi her şey beni çok yoruyor ve hayatıma bakıyorum. yapabilecekleri şeyleri kendilerinde bırakıyorum. örneğin babam kanser gibi bişi ve randevularını ben alırdım sabah işe giderken ben bırakırdım başında ben olurdum vs ama şimdi artık sabah ben bıraksam bile dönüşte taksiyle geliyorlar ben de işimden kopmamış ve gereksiz izin almamış oluyorum. böylece patronlarla da başım derde girmiyor. randevularını kendilerinin alması gerektğini ısrarla söylüyorum. mesela devlet hastanesinden randevu alacaklar. 182'yi arayıp kendileri gayet de alabilirler, nedden ben alayım? sadece internet randevularını ben alıyorum. onun dışında bir şeye karışmıyorum. kardeşimin bir sürü borcu var. destek destek nereye kadar. ben hayatımı kuramadım deyip artık yardım edemem kusura bakma dedim. yine bi miktar vericem ama inisiyatifim dahilinde. gibi gibi. hele bi de büyük çocuksan yandın. o nedenle sorumlulukları paylaşmalısın. tek başına çok zor. senin yerinde kim olsa aynı şeyi yaşar merak etme. sadece biraz kendine vakit ayır. minik minik o kada rçok şey var ki göz gelmeyen ama biriktikçe bize yük olan. ufaktan ufaktan dilersen birden kurtulmaya bak.

Tanidik geldi.
Babam oldu ama hala yorgunum.
Psikolojik destek al. Sorunlarini tanimadigin insanlara anlat.

Tesekkur ederim mesajlariniz icin.

Bu konuda kimseye birsey anlatmaya dilim varmiyor, bu konuda telkin edici birseyler gormek az da olsa sevindirdi. Daha onumzde 6 aydan fazla bir sure var tedavinin tamamlanmasi icin ve her bir gunu sinav gibi. Duygularim allak bullak o yuzden. Kime nasil davranmam gerektigini kestiremiyorum, insanlarla iliskilerimi olagan sekliyle devam ettiremiyorum. Su an bana katlanabilen arkadaslarimda beni gercekten dostu olarak gormeseler dakikasinda siktir ederdi eminim. En iyisi bir sure yillik izin alip herkesten bir surr uzaklasmayi dusunuyorum umarim ise yarar

Tekrar tesekkur ederim mesajlariniz icin iyi bayramlar dilerim

Çok fark vermeden alabiliyosan al. İlerde 6s'yi daha pahalı satarsın bence

ben her iPhone u ölene kadar kullanıp en güncel makineye geçerim. en basta başlamak gerekirse iPhone 3G, iPhone 4g ve iPhone 5s. ölene kadar kullanmak daha mantıklı bana göre. apple elimizdeki modeli 4-5 senede arena öldurmek be yeni modele geçmek icin uğraşıyor. dayanılmayacak noktada değiştirmek daha mantıklı. her yeni modele verilecek para varsa problem yok. güle güle kullan;-)

Hayır. iPhone x sahibi olup da xs'e geçenleri parası sınırsız da olsa gerizekalı olarak görüyorum.

6-7-8 bu sırayla git. S'leri atla direk.

dendigi gibi cok fark vermeden alabiliyorsan al. Bunun disinda alacaksan s serisi alacaksin 5s-6s-7s gibi. S'leri atlamamak lazim. Yenilikler geliyor ve sorunlar s serilerinde gideriliyor.

bu sefer s serisi fos çıktı ama :) bir halt yok yeni iphone'da yav. force touch varmış, gereksiz bi şeye benziyo.

Yarın ilk iş açık bir telefoncu bul ve 6s al kardeşim. 6 kullanan mı kaldı artık.

Hiç gerek yok. Zaten 2500 tl bayılmışsın bir de en az 500 600 daha bayılacan. Kullanım Ömrü olarak 1 sene fark eder. iPhone'u güncel model Alıp Ölene kadar kullanmak en mantıklısı.

Eger gösterise önem veriyorsan seninde bildigin gibi pek fark yok. Ama sen performansa ve jailbreak a önem veriyorsan almaya deger. Cünkü islemci testleri falan yapildiginda 6 ile 6s arasinda ciddi oranda farklar ortaya cikiyor. Belki normal kullanicilar icin bu pek fark yaratmasada, isin bu kismiyla ilgilenen arkadaslar icin oldukca önemli. Bunun yaninda garantiyi otomotikman uzatmis oluyorsun…

Öyle bi ortamda serpme kahvaltıya dahil olmazdım 3 yakın arkadaş gitsek zaten öyle yapıyoruz da o ortamda olmazdı hata etmişsiniz. Sanki onlar söylemiş de siz de tırtıklıyosunuz gibi bi durum oluşmuş sanki. Neyse arkadaşın da sevgilisi de malmış ama hata sende.

@mcfly o kadar ısrar etti ki çocuk, çok fazla kahvaltı illa ondan alalım diye, ben ekstra kahvaltı tabağı alayım dedim aaaa alıp napcan saçmalama diye üstüme yürümedikleri kaldı bi. Bi tost alsam yeter dedim neler demedim yani ısrar kıyameti görmen lazımdı.

Biraz gençsin sanırım henüz. Baktın tabak yetmiyor hemen arkadaşlarına bunu siz yiyin ben kahvaltı tabağı istiyorum demen ve siparişi vermen laxımdı. Onlar yesin sen aç mı kal yani. Ben çıldırırdım herhalde :)

nerden buluyorsunuz böyle insanları. kalkıp gitmekle iyi yapmışsın.

sen de sorun yok, onlar fazla yılışık, aslında arkadaşın da normal fakat sevgilisi en uyuz olduğum insan tipi. düşüncesiz ve alttan alta vurgular yapan insan tipi.

yerinde olsam bir daha o üçlü ortama gormem. bence arkadaşın da farkındadır zaten.

Sevgililerin yanında 3. olarak hatayı en başta yapmışsın.

Ya bi de en çok arkadaşıma bozuldum ağzıma sokmadım bişi yapmadım bıçağı. peyniri içine batırmadım reçelin, bıçakla reçel aldım diye cüzzamlı muamelesi gördüm ya. Gitmek istemedim bile siz gidin gelemicem dedim, 1 e kadar işimin bitmesini beklediler. Bunun için miydi yani.

Israr ettiler ne demek Sen tost yiycem dersen tabi baskilanirsin al bi tabak gec iste. 2 çift 1 sap serpme kahvaltı mı yapar abi. Düşününce irite oldum

@mcfly önce kahvaltı tabağı alcam dedim ona kesinlikle olmaz dediler. Sonra kahvaltı gelince ben bi de tost alim dedim ya yetmiyo mu diye başladılar bu defa.

senle ıyı makara yapmıs arkadasın. baya makara yapmıs hatta makara hafıf kalmıs

ne garip arkadaşlarınız var.yaşlar biraz ufak sanırım.çok takılmamaya çalış hocam.

sonunu tam şey yapmadım bahaneyle kalktın, sonra da çektin gittin mi? gittiysen iyi yapmışsın çok yapmışlığım var öyle :) evet biraz naif insanlarız. aslına normaliz de, karşımızdakiler çok kütük olunca naif kalıyoruz.

Iki sevgilinin yanında kahvaltida sap gibi üçüncü kişi olmak için embesil olmak lazım. Bu da sana ders olsun.

normal la normal sen haklısın. o ne la bana yapsalar sinir olurum bende. yeminle uyuz oldum. durduk yere bana sinir stres yükledin la.

@sour tabii ki yapmadım. Reçelden önce omlet kesmeme takılmış, çok kötüydü omlet yiyemedim napim. Peynir reçele geri döndüm ben de.

reçelden önce omlet kesmeye takılmak nedir ? umut sarıkaya karikatürü gibi haha

@darksdantes sanki onlar lütfetmişler beni sofralarına almışlar, görgüsüzlüğümden iğrendirdim insanları gibi hissettim ya. Sizsiniz ulan görgüsüz ben kimim biliyo msnz deseydim keşke :D

Arkadaşın da sevgilisi de çok dangalakmış. Böyle insanlarla vakit harcama bence de.

Çok sinir oldum arkadaşlarına tam dayaklıkmış. Neyse sen haklısın ama en azından sağlam şekilde laf sokup kalkabilirdin altta kalmadan.

böyle yazınca ben de gaza geldim ben yemeğimi paylaşmayı sevmiyorum diyip gözünü çatal sipleseydi

gel beraber kahvaltıya gıdelım doya doya rahat rahat ye ıc.

@raavann aşk olsun yaa az önce baktım baktım vallahi birisi bişi sormuştu dedim sora göremedim ya kusura bakma. Kalkmadım tamamen hayır sigaramı içtim geri döndüm sonra bi kahve içtim öyle kalktım. Öyle laf sokmalı ani kalkmalı şeyler ben de yapmak istiyorum ama yapamıyorum maalesef :( Gerginlikten vs. çok korkarım.

@raavann ben @lerim seni ya yeter ki sen iste

Hedefledikleri kitle için uygun bile sayılır aslında.

Fakir apaçiler ortamı bozmasın diye o kadar pahalı. Sağda solda şirket ceosu bacılarıma yazacaklar inboxları fakir abaza mesajlarıyla dolacak, zengin makam sahiplerinden iş dilenecekler haşa bide onların inboxuna mesaj atacaksın he mi, yoooh öyle yağma. Sen istiyor mesaj atmak verecek 50 yuro.

Spotify ile niye kıyaslıyorsun? Ben aldım 1 aylık deneme sürümünü bi boka yaramıyor tavsiye etmem.

5k uzeri geliri olmayan adam icin linkedin bi anlam teskil etmez bence.

bu kadar geliri olan adama da bu fiyat fazla gelmez.

urun.n11.com

uk.tommy.com

Ayrıca Toms markasının buna benzer ayakkabıları var

aynısını boyner'den almıştım.

Slip on deniyor bu tarz ayakkabılara

marka tommy hilfiger, tekila shot nokta atışı yapmış.

bu direkt bez/lastikli ayakkabı. her yerde olur. www.markapark.com

of en pis sivilce. bekleyeceksin. dokundukça büyüyor.

bir büyük kaseye ya da tencereye kaynar su dök bolca doldur. Sonra da kafanı kaseye eğ, üstünü de havluyla ya da örtüyle kapat. Buğu yap yani yüzüne. Gözeneklerin açılır. bunu yaptıktan sonra da yüzünü soğuk suyla yıka.

Direk sık bişey kalmadığına emin ol sonra üstüne bas kolonyayı. En etkili çözüm. Acısına katlancan artık 5 dakika

ne kadar etkili olur bilmem ama ben limon suyu sürerim (gerçek limondan) ve genelde çıkmadan geçer bu sayede...

salisilik asit al alkolde çöz, sür üstüne bir iki gün sonra kurutur tamamen.

kordonu çok alelade ve çocuksu duruyor.
o bakır/altın rengi de çok sırıtıyor.

kolpa duruyor.

Felaket derecede kötü.

kötü

çok kötü, çocuk saati gibi.

bakir renkli kisim celik ve siyaha hic uymamis. farkli bir renk daha guzel olabilir.

kötü

kıraya vermısıtr

kiraya verilmesi imkansız bi yerdir, adam kiralamaya aracı olmuştur, aylık kardan komisyon alır

deli fikirler.

şehirlerarası otobüsler mola verdiğinde elemanın biri girip satış yapardı, fındık fıstık, cezerye, simit vs.

mağazayı turlayıp satış yapabilir.
escortsa mağazadan birini düşürebilir.

normalde,
mağazanın tedarikçisidir. sigortacı, tamirci, terzi vs.

mağazaya çikolata otomatı/masaj koltuğu vs koymuştur.
mağazada satılan ürünlerin tamamlayıcısı bir ürün satıyordur.

mağazayı soyabilir

Muhasebesini tutar.

Şimdi bi durum değerlendirmesi yaparsak,

Ankarada kış ekim ayının ortalarında veya sonlarında başlasa nisan gibi de biter dersek ısınma ihtiyacı yaklaşık 6 ay gibi bi süre için oluyor. fakat aralık ocak şubat aylarında bu ihtiyaç tavan yapıyor. yani odada konforu sağlamanız için ısıtıcı bu üç ay boyunca neredeyse sürekli yanmak zorunda. gece kapatayım derseniz büyük ihtimal sabaha donarsınız yorganınınz bile donar hatta.

Ayrıca yalıtımsız bir odadan bahsedilmiş duvarlardan inanılmaz bir ısı kaybı olacak. Pimapenede çok kaliteli değilse güvenmemek lazım bazı evlerde bildiğin camdan içeri rüzgar esiyor böyle kalitesiz olabiliyor pimapenler.

Son olarak 200 tl lik 2000W bir ısıtıcı aldığınızı varsayarsak, elektriğin KW saatide 40 kuruş dersek 6 ayda günde ortalama 12 saat yanarsa; 40kr x 2kw x 6ay x 30gün x 12saat = y gibi bi maliyet olur. Ve üstüne konforsuz bir odada ısınmaya çalışırsınız sürekli yüzünüze karşıdan sıcaklık vuracak. bu durumda kombi daha mantıklı gibi duruyor.

ankarayı bilemicem ama geçen sene istanbulda bozuk peteklerden dolayı (kombi ve petek bakımı ya da tamiri yaptırmayan bir ev sahibim var, sonunda yeni kombi alıp giderken de sırtlayıp alıcam yanıma) sonuna kadar yanan doğalgaza rağmen zangır zangır titrediğim günlerden sonra gittik veito bir ısıtıcı aldık, ufo vari bir şey işte. 1. kademesi pek bir şey hissettirmese de 2 ve 3 çok iyi ısıtıyor. şöyle ki, hem ısındık, hem de o cayır cayır değil de normal yanan doğalgazdan (doğalgazın yanması ne ola ki?) filan çok daha ucuza geldi. oha dedik baya kar ettik. tabi sadece yandığı sürece ısınıyorsun, kapattığında yavas yavas soğuyor ortalık, ama bizi kurtardı.

Bencede tekilanın tespiti doğru. Madem elinizde para var ısıtıcı yerine (eğer kartlı sistemse) gaz alın.

Zenginlik anlayisinin ne olduguna bagli olarak yanit degisir. Benim gordugum kadariyla cocuk sahibi olmayan kariyerli ciftler orta ustu gelire sahip oluyor. Bir jeepleri ve hatta yatlari olabiliyor. Tatillerde haritada gosteremeyecegimiz ulkelere gidiyorlar. Kendi hallerine birakip buyumelerini beklemeyecegin sekilde (ergenlik bitmeden iki yabanci dil, yurtdisinda lisans...) cocuk yetistirmek yerine orta ustu bir yasam senin olur.

güzelsen/yakışıklıysan zengin birini kafalayıp evlenmeye çalış :)

Jipim veya yatım yok ama tatillerde güzel Ülkelere gidebiliyorum. Yakışıklı da değilim maalesef.

Zenginlik beklentim de çok değil. Önceden 10-15 m USD falan hayal kuruyordum. Ama şimdi döviz kurunun yükselmesiyle 3m USD ye kadar düşmüş durumdayım.

Paranın %10 unu veririm.

borsa... işte sana gerçek bir yol gösterici entry. borsa nedir ne değildir. gerçek bir ufuk açıcı.

eksisozluk.com

forex diyorum o kadar

Vurdur.

Kardeş sana çooook kolay bi para kazanma yöntemi söylüyorum şimdi iyi dinle,

Klavyede sol üstte " tuşu var esc nin altında ona basıp impulse101 yazıyoruz enterliyoruz hoop hesabına 16bin dolar para yatıyor ayrıca,

givespaceweapon_awp Arctic Sniper Rifle

sv_gravity (-999 to 999999) Yerçekimi ayari

sv_aim Auto-Aim Sadece Sniper Rifle ile otomatik nisan alma

give weapon_(silahadi) (silahadi) isimli silahi alin

gl_zmax 0 Duvarlarin içinden görün ve ates edin

gl_zmax 3600 Duvarlari normal hale getirir

cl_forwardspeed 999 Ileriye hareket hizina 999 ekler

cl_backspeed 999 Geriye hareket hizina 999 ekler

cl_sidespeed 999 Yan adim hizina 999 ekler

bunları da yazarak sosyal hayatta 1 adım önde olabilirsin, askerde de işine yarar

porno site yap, iyi para var o işte, sen trafiği çek o trafik ile ne yapacağını bilen biri gelir sana zaten.

yaz kızım

1 torba çimento
2 kg tuğla
1 torba kum
asdfghjkl

bilsek keşke?

her satin aldigin tshirt icin bir cocuk tshirtu yardim olarak gidiyordu sanirim, bence pahali.
ayrica maritsa'nin agzini yerim.

Almam. Gider o paraya 5 tane çocuk tişörtü alır çocuk esirgemeye bağışlarım. 2 lira değeri olan tişörte 50 lira fiyat biçmeye bir yorum yapmak isterdim ama yeri burası değil.

pcb danışmanlığı almak isteyen çok firma oluyor..biraz daha geliştirip daha profesyonel çalışın bana kalırsa.. sonuçta kaç ödev gelir ne kadara yaparsınız? az bir getirisi olur diye düşünüyorum..

Elektrotekno.com, 320volt.com var bildiğim. Hobicilerin Facebook sayfaları falan oluyor, oralara da bakmak lazım.

dedim dedim de kime dedim, Bu sitelerin yaptığı işler çok profesyonel gibi göründü bana sanki mezunlarla işleri olur gibi.Daha çok öğrenci işi yapabilirim ama öyle tasarımcı arayan bir site varsa bildiğin süper olur.

Profesyonel pcb yapmak büyük yatırım isteyen bir iş. Ben, bir numuneye yüzlerce lira veriyorum çoğu zaman. Bazen de Çin'de yaptırıyorum.

Piyasada sizin dediğiniz düzeyde pcb yapanlar genelde serigrafi ile yapıyor ve hassas işlerde pek temiz pcb'ler üretemiyor. Delik delme işini de elle yapıyorlar ve çok dandik işler çıkıyor. Temiz ve hızlı pcb üretebilirseniz ben basit prototiplerde müşteriniz olurum.

senin cevabın bende dostum.
kesinlikle: elektrik - elektronik mühendisliği facebook grupları
ben elektrik mühendisliği okuyorum ve geçen gün malzemeleri en fazla 30-35 lira tutan 35w'lık transformatörlü güç kaynağı ödevini bi çocuk 80 liradan yapıyodu. müşterisi de boldu.
şimdi tüm okulların final dönemi, bu tarz ödevler dönem içi yada sona doğru olur finale genelde kalmaz. ikinci dönem için bulabildiğin kadar facebook grubuna girip belirli periyotlarla reklamını yap rahat para kazanırsın

almasaydın keşke, parayı arkaya düşürüp bir de nasıl üste çıkabilmiş orayıda anlamadım. böyle durumda yırtıkla daha çok yırtık olacaksın.

şikayetin pek bir işe yarayacağını sanmıyorum. ama yine de et,içinde kalmaz en azından.

benimde başıma gelmişti bimde:) 50 tl verip 5 tl verdiğimi idda etmişti bütün kasayı tekrar saydı fazlalık çıkınca dediğim gibi 50 tl verdiğim anlaşıldı sinirden kast katı kesilmiştim ama adamda abi geliyorlar 100 tl verdim ben diyip para üstü istiyorlar kasada açık cıkınca maaşdan kesiyorlar değince adama hak verdim zaten emekçi adam kaç saattır orada ayakta kafa kalmamıştır. içini rahatlatakcasa şikayet et tabi ama o gün gece bime molotof kokteyli atmayı düşünmüştüm:)

icice katlayip verdigin parayi arkaya dusurduyse iki ihtimal var, birincisi icice oldugunu gordu, unutmussundur belki diyerek bilerek arkaya atti ustune yatmak icin. ikinci ihtimal(daha olasi) gercekten beyinsiz ve arkaya bilmeden dusurdu, sonra da bulamayinca hakli olarak paranin pesine dustu. unutmayalim ki biz iyi insanlar olsak da ortada baya fazla dolandirici, pis tip var ve giyim kusamindan, dis gorunusunden vs belli olmuyor bunlar.
ha tabii ki sikayetinizi edin. profesyonel bir tavir takinmadigi icin edin ama size karsi ozel, kisisel bir hakaret olarak algilamayin. o da orada kasiyer iste, kasa eksik cikarsa ondan bilirler, butun telasi o.

Cok begenmistim bi tane kalmis almasam parayi kaybettigiyle kalcakti. sakindim cok konusurken oyle nasil davranabilir anlamiyorum sakin olmamak lazim cidden boylelerine

beriberi haklı içeriye koyduğun 10 lira arkaya düşüyo da 50 nasıl düşmüyo zaten o parayı alırken tamamen açıp kasaya bişeyi kaldırıp öyle düz koyuyo. Günaha girmek istemem ama suçlular üste çıkar sürekli suçluluk psikolojisidir.

Bundan sonra katlama, ben her zaman açık ve dümdüz bir şekilde veririm. O zaman sorun çıkmaz. Bizim de geçen gün Derimod'da para üstü verirken 10.5 liramiza konmuşlar hemen fark edip söyledik aldı saydı 50 kuruşa yine çöktüler ama 10 lirayı kurtardık.
Şikayet edersen de bir şey çıkar mı bilmiyorum çıkmaz herhalde.

srt dosyasını film ismi ile aynı yapın, aynı klasöre atın televizyon tanır. My app tuşuna basın video ayarlarına girin karakter kodlamayı türkçe yapın tamamdır

3d videoda sanırım ismi aynı yapmak işlemiyor.
3. parti program kullanarak altyazıyı videoya gömmeniz lazım.
anahtar kelimeler; embed subtitle to 3d movie

Sagolun. Film ve altyazi isimlerini ayni yaptim bu seferde turkce karakterler duzgun gozukmedi internette biraz arastirdim altyazi dosyasini notepad seklinde acip farkli kaydet diyoruz cikan ekrandaki en alttaki yerde ansi yazan yeri utf-8 olarak degistiriyoruz kaydet deyip sorunsuzca izleyebiliyoruz fakat okumasi falan biraz goz yoruyor 3d orjinal altyazi olmadigi icin. onu nasil yapiyoruz bulamadim. Neyse birinin isine yarar umarim kalsin burda.

yaz kis 3 sene giydim, tabani eridigi icin attim. dikisler falan saglam yani.

oyy yeter abi.harley timberland ve oxs marka bot artık giymeyin 10 seneden beri herkesin ayağında.şu attığın model hele evlerden ırak.

sikiyim herkesi afedersin, beğenirsen al.

ama erzurumda falan değilsen gerek yok. aşırı ağır. istanbul'un kışı için çok fazla mesela.

farklı bi modelini iki yıldır giyiyorum en ufak bi yıpranma vs. yok, sıcak da tutuyor ama çok ağır. yürümek bi süre sonra eziyet oluyor.

bence almalısın gayet kullanışlı su geçirmez yıpranmaz sıcak tutar tank gibi bot kısacası ama farklı modellerinede bakmanı tavsiye ederim pek çok çeşidi var zira.

çok ağır. bacak kaslarım var bu model yüzünden ayrıca bence ayağı çok kaba gösteriyor.

Bariz gerçek, şehir dışında karanlık yerlerden baktığın zaman Türkiye'de de böyle görünebiliyor.

bana abartı geldi
şu video da rio da çekilmiş
www.youtube.com

hayır bu fotoğraf kesinlikle gerçek değil fantastik bir hava yaratmak üzere kurgulanmış bir sahne.

@cakabo türkiyede nerde görülebiliyor yahu bu kadar büyük ?

yuh buna nasıl inandınız ya. gerçek değil.

oha turkiyede nerde var lan bu kadar buyuk ay :)

Türkiye'nin en kuzeyi olan Sinop'ta, en uzun gece olan 21 Aralık'ta * görünüyor.

kaçın çarpıcak!

wiki.answers.com

burada dediğine göre her yerden aynı büyüklükte görünüyor. ancak, dünyanın her yerinde de ufka yakınsa daha büyük görünüyor. durumun çeşitli açıklamaları var:
en.wikipedia.org

en fazla gördüğüm açıklama da şu resimdeki ilüzyonla ilgili
upload.wikimedia.org

ortadaki iki daire de aslında aynı boyda ama yanında referans aldığın yerlere göre senin gözünün algılaması değişebilir.

aynı şekilde süper ay durumunda ay birazcık daha büyük görünür.

bu durumda resim ya sahte ya da optik ilüzyonlar ile çekilmiş demektir.

kesinlikle gerçek. ay bu konumdayken zincirlikuyu'dan metrobüsle gidilebiliyor hatta.

400 mm lensi alır makinene takarsın, sonra ayın önüne taa uzaktaki başka bir manzarayı, yapıyı vs alıp aya zumlar çekersin. ay kocaman gibi olur. önündeki yapı da normal ızaklıkta gibi olur.

aha bak ayasofya: www.mehmetakifmalatyali.com

abartırsan rio'daki gibi de çekersin. mesela çık dağın tepesine, makineye de ökküz gibi tele lensi tak, hatta teleconverter da kullan, zumla aya dibene kadar. ama önünde de ufuktaki şehir gözüksün.

Kursa git yoksa yolun yol değil evlat

calisasin yoksa calisma hanki amcam da giriyodu bi kiside bi kisidir

çalışma ortamın ile yaşam ortamını ayırman gerek. mümkünse bir kpss kursuna git ya da dikkatin dağılmadan çalışabileceğin bir yer bul, tercihen kütüphane. çalışacağın zamanları iyi planla ve bu zamanlarda bu bulduğun mekanda çalış. evde olunca insanın dikkati çok dağılıyor maalesef.

uzaklaşma neo nun oralarda turla zaten sıcak bunalıp dönersin olmadı git bi sıkma portakal suyu iç esparkta yada doktorlarda

regülatör

Çevre yolundan sazova mı sazderemi belediyenin güzel parkı var oraya bastır. birşeyler yer içer kendine de gelir dönersin akşam serinliğine doğru

benim parkur şöyle:

eski hasan polatkan bulvarına arkeoloji müzesinden giriyorum. yukarı, OGU'ye doğru gidiyorum, migrosun önünden (ogü'nün yakınındaki migros) dümdüz devam ediyorum (yurtlara doğru değil), kütahya yolundaki köprüyü geçiyorum, masal evi görünüyor, o yolu devam edip uzay müzesinden gerisin geri dönüyorum. geri dönerken tramvay durağının olduğu ana kavşaktan yine dönüp bir kaç kez bu rotada dönüp duruyorum. her bir tur yaklaşık 8-9 km.

bu da parkur:
mapsengine.google.com

büyük ihtimal sana sorumluluk gerektirecek bir iş vermeyecekler bu yüzden rahat ol. hevesli ol, merak et. bence başka bir şeye gerek yok.
kurumsal şirket mi aile şirketi mi?

ilk gün ekstra bir şeye gerek yok, zaten oryantasyon yaparlar muhtemelen. (kurumsal bir firma olduğunu varsaydım)

ufak tefek işler verirler, adamı da sıkboğaz etmeden/işine mani olmadan soru sor, ilgilendiğini belli et.

kurumsal şirket, bide mesela yapılan işi deneyebilirmiyim bende desem ne tepki verirler ayak bağı mı olur yoksa öğrenmeye çalışıyor afrein mi derler

valla o adamına ve işine göre değişir bence.
eğer telafisi mümkün olmayan bir işse vermezler tabiki.

yani hem ayak bağı muamelesi görmen hem aferin demeleri de aynı anda mümkün.

Çalışan insanları rahatsız etmemeye dikkat et. Sinirlerini senden çıkarabilirler. Sana iş vermek zorunda değiller. Genelde ustaların yanına git muhabbet et. Oralardan bir şeyler kapabilirsin. Ofiste kalma pek.

sevgili meslektaşım,

gerçi diğer arkadaşlar da bahsetmişler ama ofiste durma kesinlikle, dolaş atölyede bol bol muhabbet et ordaki ustalarla, herşeyi sor onlara, iyi muhabbeti olan insanlara iyi yardım ederler severler ustalar. sakın diyim yukarıdan falan bakiym deme, yoksa hiç birşey öğrenemessin. bir de 3. sınıf yazında 3 ay bir şirkette çalışmıştım, solidworks falan ne varsa orda öğrendim ve daha sonra hep oranın ekmeğinin yedim bilgin olsun.şimdiki aklım olsa 1. sınıftan itibaren gider çalışırdım öyle yerlerde. öyle yani..

ilk gün mal gibi oturacaksın. 2.gün de öyle ve sonraki günler de. staj bitene kadar mal gibi oturacaksın ve çok canın sıkılacak. iş falan vermezler. fotokopi, ayak işleri verirseler de yapma. mühendis adamsın amk. kaldırsın götünü yapsın çalışan. ustalarla bol küfürlü goy goy, çay sigara en efektif zaman geçirme metodudur.

ulan staj dedin de aklıma geldi. enerji santralinde 2 usta, 2 stajyer, 1 mühendis eşek kadar vidalı kompresörü altına boru koyarak kaydırmak suretiyle santralin içine taşımıştık da götümüzden ter akmıştı ehehhe.

"yasal minimum seviyede"den sonrasını okumadım. kullanacağım.

Yasal minimum seviye her inişte yeterli değildir diyor.
Ola ki pist çok rüzgarlı birkaç defa dener öyle iner uçak
Yasal min. seviye bunu karşılayamayabilir ve yolcuların hayatını riske edersiniz diyor.

İyi canım binin bana ne.. Ben paylaşmak istedim.

1-bu yüzden kaç uçak kazası olmuş yada tehlike atlatılmış
2-diğer havayolu şirketlerinin hiçbiri bunu uygulamıyor mu
3-ve bu yazının kaynağı nedir güvenilir mi?

sorularının cevaplarına göre değişir mesela bir kere bile tehlike atlatılmış olsa kesinlikle kullanılmaz. ayrıca paylaştığın kaynak güvenilir ve kesin isede bu firmaya yaklaşmam soru işareti olur kafada.

ki uçakların uçması zaten mucizevi bir olayken birde yakıt sorunu eklenmesin üstüne

ben de sorayım kaynak güvenilir mi diye.

olası bir uçak kazasının şirkete mali yükü, standart maliyetten çok daha ağır olacaktır.

kaza ihtimalini göz ardı edeceklerini sanmıyorum. yolcuları değilse de kendilerini düşünürler.

hiçbir firma kolay kolay illegal iş yapamaz. (ki yasal sınır demişsiniz)
ucuz bilet, maliyetten kurtarma hile katma diye türk mantığı düşünmeyin.
havayolunda öyle olmaz o işler.
adamın anasını bellerler.

kullanacağım. fakiriz, ne yapalım.

milyonda bir olan ihtimal ikiye çıkıyor sanırım bahsettiğiz nedenle. şu fark hayatında o kadar düşük ki, fark etmen mümkün değil.

bahsettiğin sebeple kaç kaza yapmış low cost havayolları? bana göre yasal minimum seviyede doldurukları sürece hiçbir problem yok.

ryanair'i yedirmeyiz.
şaka bir yana karalama kampanyası olabilir.

icao nun belirlediği minumum lar vardır şirket bunlara minumum uymak zorundadır, fakat şirket kendi prosedürleri gereği bu minumumları yukarı limitlere çekebilir. bir pilot olarak söylüyorum ki gerçekten çok sıkıntılı durumlar.
gittiğiniz meydandan pas geçmek zorunda kaldığınızı düşünün hava koşulları ya da başka bir sebep yüzünden, divert ettiğiniz meydanda da hava kapalı ya da sizden önceki uçak lastik patlattı vb. meydan kapandı düşünmek bile istemiyorum.

kaza falan olmuyorsa yakıt kritiğinden pilotların risk alarak inilmeyecek koşullarda bile şartları zorlayarak inmesindendir çoğunlukla..

Ben severek kullanıyorum, kullanmaya da devam edicem.
Şimdi burada bahsedilen durum, yani pisti pas geçmek ya da tur atmak çok nadir olan şeyler değil. Ryanair'in geçen sene 80 milyon insan taşıdığını düşünürsek günde -bütün uçakları dolu kalksa 1160 uçuş yapıyorlar. Ve yine de henüz bildirilmiş bir risk, yaralanmalı ya da yaralanmasız bir kaza yok.
Bence bir ispanyol hükümeti bundan endişe edeceğine yasal alt sınırın yükseltilmesi çağrısında bulunabilir.

Sık sık havayolunu tercih eden bir öğrenci olarak ryanair her zaman en sevdiğim havayolu şirketidir.

rakamlar için; www.ryanair.com

Edit: Ben mezun olmadan mümkün gözükmüyor ama bir de ayakta yolcu alma işini boeing'le çözebilseler gidip gözlerinden öpücem kendilerini.

dexter iyidir izle, boşver nasıl göründüğünü. bi de house' u da izleyebilirsin izlemediysen.

Lie To Me, Sherlock, House

önyargıyı bırakıp dexter'ı izlemelisin bence. onun dışında; sherlock, dead like me, downton abbey, american horror story, the lost room, it's always sunny in philadelphia, buffy the vampire slayer.

Yalnız vampirli kurtlu şeyler söylemezsek, onlara karşı yıkılmaz bir önyargım var. Hayatta izlemem yani. Neyse, şimdilik Fringe ya da Dexter gibi. Şerlok'u bitsin de öyle izleyeyim diye bekliyorum.

dexter'ı ve house'u izleme, zaman kaybı.

bunları izle;
prison break
lost
suits
sherlock
the wire
house of cards
shameless
black mirror
revolution
six feet under
arrow
two and a half man(sadece charlie sheen'in olduğu sezonları izle)


edit.
sayın feykalade, sezonların çoğunu(5-6) izlemiş biri olarak yazdım ve gayet ciddiyim bu konuda. zaten 5-6 sezonda bir cacık göremediğim için bıraktım ikisini de. izlenen sezonlara acıdım. tek karakterle götürülecek işler değil bunlar. bir dizi yapıyorsan o dizide en az 2 tane parlayan karakter olacak(biri ana karakter diğer(ler)i yan karakter) ki diziyi bir kişi tek başına üstlenmesin.

mesela;
prison break(scofield, sucre, burrows)
suits (harvey, michael)
lost (jack, kate, sayid ve niceleri)

gibi gibi...

buffy vampire slayer supernatural'ın atası gibi kült bir dizidir, ben de bu tür dizileri sevmezdim ama bvs izlediğim en sürükleyici dizi diyebilirim bu kadar önyargılı olma bence.
dexter ve house izleme diyen arkadaşa da kulak asma ikisi de sana birşeyler katacak nitelikte diziler, arkadaş muhtemelen bir iki bölüm izleyip bırakmıştır.

gerilim seviyosan bates motel izle kesinlikle
hızlı ve heyecanlı senaryo olarak arrow
zombiler falan diyosan walking dead
aşk şehvet tarih entrika the white queen
ortaçağ savaş tarih istersen vikingleri anlatan vikings dizisi
konu değişik ama işlenişi çok saçma olan, ama yinede izlerim dersen revolution

bu söylediğim dizilerin hepsi devam etmekte bazıları sezon arasındalar

six feet under ve the sopranos'u henüz izlemediysen geri kalanıyla hiç vakit kaybetme derim.
herkesin zevki farklıdır tabii ama televizyon dünyasında six feet under'dan daha iyi bir yapım izlemedim.

İlk bölümünden itibaren olmasa da ilk sezonunun ortalarından itibaren hafta hafta takip ediyorum.

aynı durumdayız. ben de ilk çıktığı günden bu yana hafta hafta bekleyerek izliyordum. bana da zor geliyor. (belki bitecek olmasının da payı olabilir)

6. sezon bittikten sonra takibe başlamıştım bir haftada falan 6 sezonu bitirdimde son iki sezondur bekliyorum her hafta. walking deaddede oluyo spartacustede olmuştu çok zor valla zalım yapımcılar

8 senedir izliyorum. yayınlandığı hafta izlerim fazla uzatmaya gerek yok. ama artık o da bitiyor. ne izlicez yea

var evet, haftayı beklemek bir şey değil, 9 ay bebek bekler gibi yeni sezonu beklemek işkence.

onun yüzünden kanser olduk. her hafta beklemesi zor değil! douchebag ın dediği gibi 9 ay beklemesi insanı öldürüyor.

ilk sezondan itibaren her hafta çıkar ekstra bir durum olmazsa en geç 24 saat içinde izlerim. en fazla da yıllık izne falan denk gelip 1 hafta 10 gün izleyemediğim olmuştur.
bence beklemek güzel. hepsini bir arada izlemek anormal.

Hem ucuz hem düzgün konusu her ne kadar biraz sıkıntılı da olsa...
Şort: LCW diyeceğim ne yazık ki. LCW, ucuz ama fena değil, en azından %100 sentetik değil, siyah-lacivert karelimsi bir şortu var, yandan cepli ve ince, gayet güzel kumaşı var. O.
Tişört: Decathlon'dan fitness tişörtleri adı altında satılan düz renk dar kesim, uygun fiyatlı, kolay kolay ter kokmayan, uygun fiyatlı ve dikişleri vee kesiminden dolayı çok güzel duran tişörtler var. Onlardan bir tane vücuda oturan.
Ayakkabı: En önemlisi bu, ucuza kaçmayın, Columbia, Merrell bakın derim.
Şapka: Nike'ın sağ ön tarafında metal bir nike işareti olan şapkaları çok kullanışlı ve kalitesine göre ucuz.

hesaplı olacaksa;
ayakkabı: new balance
şort ve tshirt: h&m

buyur kardeşim şşş çok kimseye söyleme www.mavi.com

www.a101.com.tr bi de şöyle bi ayakkabı var gerçi tükenmiştir ama bi ihtimal bulunabilir gayet güzel duruyor babam aldı da ondan biliyom kalitesi hakkında bişey diyemem tabi

"adam" hiç tişört aldın mı burdan? kalıplar bazen küçük ya da büyük oluyor. bi bilgin var mı ?

pull&bear da sezon sonu indirimlerinde çok güzel şeylere rastlayabilirsin 10 liraya tişörtler mesela bu aralar bulabilirsin yaz bitimi nasıl olsa çoğu yerde yeni sezona yer açmak için indirimler vardır

daha 2 gün önce aldım 2 tişört 40 lira kampanyasından 4 tane tişört aldım kalıp olarak da hiç bi sorun yaşamadım m beden giyerim 3ünü m beden aldım ve tam oturdu birinin de bedeni kalmamıştı o yüzden s aldım ayrıca en geç 2 gün içerisinde siparişin ulaşıyor

Biri bot biri basket biri hali saha olmak üzere toplam 10 cift ayakkabim olmasi lazim. Birde terligim var tabi..

sonradan gelen edit:teyzemin 45 çift ayakkabisi 48 tanede çantası vardi. Yillar once usenmeyip saymisligim vardir.

1

2 spor ayakkabı (biri spor salonu için biri günlük)
1 şu timberland denen modelden
1 sandalet
1 bot
2 sürekli giyilmeyen topuklu ayakkabı
2 neredeyse hiç giymediğim babet

Sayende bende saydım 9 çift ayakkabım varmış bee iyi durumdaymışım yine, bunlar beni uzun zaman idare eder..

yazlık kıslık birlikteyse rahat 25-30 var.

14

edit: cinsiyet kadın

edit 2: botlardan birini unuttum 15 oldu

2 bot, 1 çizme, 4 converse, 2 spor, 2 klasik, 4 günlük

edit 3: +1 çizme daha, 16 oldu. cidden kafa yoracak başka hiçbir şeyim yokmuş sanırım.

bu 10+ gibi astronomik rakamlar veren arkadaslarin hepsi kadin mi?

2 spor, 1 casual, 3 tane bot.

bi cift gunluk giydigim spor ayakkabim ve bi cift botum var.. eskiyene kadar giyiyorum sonra yenisini aliyorum..

benim kaç tane var bilmiyorum zira bi taşınma esnasında hepsi kayboldu baştan aldım :) bi tee liseden kalma bikaçı kalmıştı diğer evde.

bu arada unhappy'cim, 25 yaş civarında tanıdığım bütün hatunların "en az" yirmi çift ayakkabısı var. ben istisna olarak daha az sayıda ayakkabıya sahibim. yani 30 hatta 50 ayakkabı günümüz hatunlarında normal boşuna şaşma.

1 yürüyüş / koşu
1 outdoor

edit: ben, ritu vs asas ve buzzlightyear'ın tiki nerede ulan. bize fakir mi demek istedin şimdi?! =(

sadece 1 tane spor ayakkabım var onu giyiyorum. yıllardır bi botum bile yok. ayrıca bot ne olm dağda mı yaşıyoz.

bi yıl içinde toplamda 5-6 tane bot falan dahil, yazında terliklerim var.

semt pazarları denen şeyler olmasa çoğu kadın 10+ ayakkabıyı anca rüyasında görürdü oda var tabi.

bayıla bayıla baktığımız topuklular falan 10 lira. beş liraya babet var sonra neden 40 tane ayakkabısı oldu. (eminim ki bu yazanlar her çiftine 300-500 lira verebilen bayanlardır şüphesiz üstüne alınmasın onlar)

Tam olarak sayisini bilmiyorum ama 15 ciftin uzerindedir ki ben su aralar yazlik ayakkabim kalmadigi dusuncesiyle (sanirim 7 veya 8 cift var) yeni ayakkabilar alacagim ve sayi artacak.Ustelik ayakkabilarimin buyuk bir bolumu de ekim ayinda geri alma imkanim olmayan bir yerde kaldi.Onlari da sayarsak 30 ciftten fazladir.

Edit:hayatimda hic pazardan alisveris yapmadim.Indirim denilen bir olay var ayrica yurtdisinda cogu yerde giyim kusam Turkiye'dekinden daha ucuza mal oluyor.

1

adam resmen fizibilite yapıyor beyler
botlara/çizmelere 100 lira, diğerlerine de 50 lira filan. her zaman indirimden alırım yalnız. sonraki sene giyerim.

5 spor, 3 bot , 2 casual , 3-4 tane klasik takım elbise için oha baya ayakkabım varmış:/

genelde ilk ayakkabıya bakıldığı için ayakkabı önemlidir,dikkat ederim.

-4 günlük ayakkabım var
-1 spor salonunda 1 koşarken kullandığım ayakkabı var
-1 halısaha ayakkabısı
-3 tane takım elbise altına giyilebilecek deri ayakkabım var
-1 outdoor bot
-1postal
-2 terlik

üşenmedim gecenin 2sinde senin için saydım.

22,erkek

butun turler dahilse 50 cift filan vardir, ama sandaletler, terlikler filan dahil, hepsi ayakkabi degil.

1 genel hayat kurtarıcı %90 giydiğim
bir tane artistik
1 tane kayıp

iki çift. birisi koşu ve sokak basketbolu için. diğeri de basketbol ayakkabısı ama onu diğer her yere giyiyorum.

20-25 arası.saymadım yarısı istanbul'da...Şaka deil

ayakkabım çok. ilk başta aklıma gelenleri yazacağım
spordan başlayayım
9 tane spor ayakkabım var
5 tane babet
1 tane toms bozması bir şeyim var türü yok 20 liraya aldım
1 tane babet bozması bir şey o da 20 lira falan
sandalet çok sevmiyorum 4 tane düz sandaletim, 3 tane de topuklu sandaletim var
6 tane stilettom
2 çizmem
4 tane botum
2 tane kışlık ayakkabım var.
özel günler için alınıp kenara atılan parlaklı bir tane bir şeyim var babet oluyor sanırım.
terliklerim var plaj için şehirde terlik sevmiyorum.
Bu arada ben denk geldikçe ayakkabı alıyorum. gerçekten çok seviyorum. bir de her ayakkabımı temiz giyiyorum böylece emekliye ayrılmaları uzun sürüyor. böyle ucuz, pahalı ortaya karışık alıyorum. semt pazarı diyen arkadaş için bazılarına fiyat yazdım kendisi haklıdır yani sonuçta gelip geçici bir moda için de şu an bir carrie bradshaw değilim 500 dolar bağlayayım. annemin ayakkabılarını da giyiyorum, annem de benimkileri giyiyor. aslında daha geniş bir yelpazem var.

3 tane var. hepsi dahil.

eskileri, raftakileri saymazsam -ki onlar miadını doldurdu artık zaten, 5 çift. bir çifti bot, bir çifti halı saha. rutin kullanım için 3 çift yani.

1 çift tenis,
1 çitft siyah kundura (pezevenk ayakkabısı)
1 çitftte dexter.

turkcell'den avea'ya geçtim, mutluyum. Son bir yılda çevremdeki herkes aynı şeyi yaptı. Bizim için internet önemliydi, 2 gb sonrası hızı düşen sınırsız internetimizle mutluyuz. Ama yeni geçiş tarifeleri nasıl bilemiyorum.

vodafone yıllardır kullanmıyorum hiç bir bilgim yok.. Uzun zamandır avea kullanıyorum, faturasız, genelde paketlerden faydalanıyorum, internet hızında bir sıkıntı yaşamıyorum, memnunum, çekme meselesine gelince bazı yerlerde çekmiyor evet ama sonuçta yer altında yaşamıyoruz, bir kaç dakika sıkıntıdan başka bir sorunum olmadı bu konuda..

ben de turkcellden avea'ya geçtim. 23 liraya hem 1 gb internet hem 500 dk hem de 5000 sms var diye cezbetti. ama çekmediği çok oluyor hat gidiyor geliyor falan onu göz önüne al. bana da herkes vodafone'a geç o çok güzel çekiyor interneti de hızlı falan diyorlar ama avea için söyleyeceğim o.

avea kullanıyordum. vodafone'a geçeyim dedim ve geçtim. aradan 3 ay geçti, avea'ya döndüm. şimdi ev arkadaşım da yanıyor, "taahhütüm bitse de avea'ya geçsem" diye. çünkü evde telefonu çekmiyor.

şehir içinde özellikle açık alanda aveanın çekmediği olmadı ama mesela bazı apartmanlarda merdivenlerdeyken falan çekmiyordu internetide gayet hızlı, vodafone ise tabikide daha yüksek kapsama alanına sahip ve internet ondada gayet hızlı. 15-20 lira aylık fazla vererek avea nın şartları +daha yüksek kapsama alanına vodafoneda erişebilirsin. karar senin

30 liraya 1000 dakika 4gb internet veriyor avea. betonun arkasında (ev, yeraltı, dükkan, vesair) tak diye düşüyor ama şebeke kalitesi. bizim evde misal, 3 santim arayla 5 tıkta 1 tık 3g çekiyor 200-300 kb ile, 4-5 tık da 2g, o da 10 kb filan hızında. ev de güngören'in boktan bir yerinde giriş katta, etraf apartman dolu. etrafı azıcık açık bir yerde yaşıyorsan avea diyebilirim - ya da beton arkasına geçtiğinde arada kopmalara filan razıysan. türkseldeki çekim kalitesi ikisinde de yok da hayvan gibi para istiyor onlar da.

geçen internet paketimle wow bile oynadım, iyi interneti avea'nın.

Beyler dağılım Vodafone 4.5 G de band bile satın alamadı. Ses kalitesinde TT maf edecek ortalığı Turkcell murkcell kalmayacak bence çünkü en geniş bandları TT aldı Turkcellde aradan yine kapattı tabi mecbur bastı parayı 800-1000 bandı TT ve TRCELL arasında kapışıldı dar bandlarda yüksek hızda internet TT TRCELL ile yarışır. Vodafone bunun dışında çok fatura geçiriyor. 100 TL fatura gelecek diyorlar. Zaten herşey sınırsız paket bir bakmışsın 200 geliyor ben anlamadım. Yurt dışına çıkarım fln fıstık yurt dışında da dakikalarım bana lazım diyenler kenara ayrılsın. TRCELL VE TT çözdü işi. Bundan sonra SES venet kalitesi bu ikisinin hep ileri gider vodafone localde yakalamaya çalışır.

yaptığı saçma sapan hareketler yüzünden "bizden biri" imajı oluştu. "reyize elleşmeyin" gibi bi havaya büründü olay.

2-3 tane kazmalık yaptı diye dillere düştü. isimden de kaybediyor biraz. bizim milleti bilirsin, dillerine düşürdüler mi iyi yanını görmezler. oysa sabri'nin yaptığı kazmalıkları çoğu futbolcu yapıyor.

şu çalımı atıp maçı kurtaran adamda sabri misal ama kimse görmüyor işte bunları.
www.aslanlar.tv

allahtan bu sabri forvet değil. o zaman 6 pastan kaçırdığı her golden sonra manşet olurdu.

çük kadar boyuyla herkese dayılanması. maçlarda devamlı kavga çıkarmaya çalışması.

Mal oluşundan. Millet dalga geçiyor. Hani mahallenin delisine "patron" demek gibi. Anlıyor musun?

Takımın kaptanı oluşundan, taraftar ile olan uyumu maçlardan sonra üçlü çektirmesi galatasarayı yürekten sevmesi tertemiz gerçek bir gs taraftarı olması o boyla şikeci kuşlara haddini bildirmesi bazen yapmak istediklerini yapamasada azim ve hırsla yüreğini ortaya koyması takımdaki yaşça küçük oyunculara yaptığı abilik.. saha içi ve dışı galatasarayın şerefli kaptanıdır. Şikecilere dert olmuştur tabi kendilerinde böyle düzgün bi karakter görememekten hep.

bobiler.org 3-4 sene önce sabriyle dalga geçmesiyle başladı aslında. sonra incicaps gibi liselilerin yaşadığı sitelerde reyiz diye hitap edildi. yalnız ona değil birazcık ucuz çok ucuz bi artısı olana reyiz diyor bu liseliler.

by.

bozulmuştur. tavukta çok hızlı bakteri ürer. riske girme

at gitsin. yiyip de, kusarken keske atsaydim dersin.

koku yoksa göm gitsin haci abi.

yazın marketten aldiginiz soslu tavuklarin alayi kokmus tavuklardan zaten. yemyesil olmadigi surece siginti yok :)

at. illa zehirlenmen gerekmiyor, sonucta o yedigin sana yarasin diye yiyorsun ve sana yaramiyacak en iyi ihtimalle seni zehirlemeyecek. yani niye boyle bir sey yapasin ki? git baska birsey ye, ne olursa olsun hic degilse zehir olmaz.

yolla bana yeşillenmediyse yerim ben :( yeşillendiysede yerim aslında

www.acneacademy.org

çok iyi

amca en son 5 yıl önce su ve sabun görmüş olabilir

vay arkadaş gece gece midem bulandı.

bu bir hastalık gibi geldi bana. bu kadar büyük siyah nokta görmedim hiç.

Anlayamayiz

Oldukten sonra nasil anlayacaksiniz, ruyadayken olunce ruyada oldugunuzu anliyor musunuz?

buda gibi aydınlanarak. budizmi ve yaşarken ölmek konularını araştırabilirsin, sufizmde de geçer. simülasyonun beynin tarafından yaratıldığı düşünülür, ve beyin dalgaların normal düşünce esnasında belli bir şekildeyken, meditasyonda farklı dalgaya geçer (alfa, teta, vs gibi) yani aslında bu algına bir nevi override yaparsın. binlerce yıl adamlar binlerce teknik anlatmış bu konuda. oruçlar, ilaçlar, çileler ve orta yollar, inzivalar. kaynak çok :D bi de herkesin yolu, tekniği de kendine... rüyada olduğunu insan nasıl anlar, uyanınca. bu sorunun cevabı da bu. uyanacan :D vipasana yapıyolar artık tr de de bi araştırabilirsin, mayıs'ta kuşadasında olacak.

he bi de onlara göre öldükten sonra filan da uyanılmıyor aynen sonraki hayattan devam, bu döngüden çıkmak ölerek değil yaşarken aydınlanarak olabiliyi ancak. ölsen de gurtulaman şeklinde.

Burada anlayamazsın ehaheeahhea

bunun cevabı şu meşhur giyotin bilmecesinde saklı.

"öldükten sonra" son derece saçma. test etmen için ölmen gerekiyorsa rüyada değilsen sıçtın. ayrıca rüyada ölüp de rüyana da devam edebilirsin gayet.

buda'lı cevap da açık değil. rüyanın içinde de aydınlanabilirsin. rüyadaki en bilge kişi olursun ama doğduğun günden beri rüyadaysan gerçek hayata dair hiçbir şey bilemezsin.

biraz daha felsefeye ve bilime dayalı cevaplar bekliyordum.

budizm çok geniş ve tahmin etmediğin kadar kapsamlı ve sadece bu dediğin konu üzerinedir zaten, aydınlanma deniyor sadece adına.
bilimsel istiyosan what is reality belgeselini izle ve bilimin geldiği noktayı gör. (sallama değildir bbc horizon belgeselidir)
batı felsefesi dünyadaki genelgeçer felsefe/bakış açısı değildir, zaten böyle bişi felsefenin genel tanımına uymazdı. tibet manastırlarında bütün gün bu bahsettiğin konular üzerinde mantık ve felsefe çalışılır, çok ateşli tartışmalar olur.
bi de morgan freeman'ın sunduğu through the wormhole dizisine bakabilirsin.

yine de soruna bi cevap olsun, hologramda yaşadığını fark edersen zaten hologramın nasıl işlediğini de çözersin ve o yüzden tüm duygusal etkisini yitirir üzerindeki, ölsen de fark etmeeez, kalsan da fark etmeeez, buda'nın gülümseyen aptal suratını örnek verebilirim bunun için. evet en bilge sen olursun ama kimse senin neden bahsettiğini de anlayamaz. etrafındakiler seni deli zannederken bilge olsan ne fark eder? :D ayrıca tikini yesinler!

şu anda rüyadasın zaten seni hınzır :)

uyan...

bizim bi arkadaş topaç çeviriyodu düşerse uykuda değilmiş falan ne adamdı ya sıyırttıydı kafayı son günlerde. kaç zamandırda yok ortalıklarda noldu acaba?

az önce doğudan girip batıdan çıkan çok da uzun bir cevap yazdım buna ama karambol oldu internet gitti geldi yazı uçtu.
eğer rüyadaysak böyle rüyanın ta...:)
bilahare yazarım yine ama unutmadan şunu tavsiye edeyim ilk iş; krishnamurti - hakikat üzerine.

www.wired.co.uk

en felsefi, derin ve özenli cevapları @kediebesi vermişken bir tek onun cevaplarını tiksiz bırakmış olmanız karşısında vereceğim cevaptan vazgeçtim.

size uygun bir cevap yazayım madem:

kendinizi çimdikleyin, uyanırsınız!

garanti kapsamına girmiyor. adamlar kırılmaz cam yaptık demiyor ki.

edit: benim aldıktan iki hafta sonra ekranım kırılmıştı. geçmiş olsun çok koyar.

benim sormak istediğim telefonu servise verdikten sonra da düştü diye garanti kapsamı dışına çıkacak mı? + ilk soru :)

garantisi sona ermez düşürdün diye sadece garanti kapsamı içinde tamir etmezler başka bi durum olursa garanti kapsamındaysa yine süre dolana kadar tamir edilir. servisten başka biri müdahale ederse garantiden çıkar bikaç saatte yapabildikleri bi ekran için 500 lira gerçekten abartı zaten bence ekran çıkar-tak ile samsung sattığın s3 lerden fazla para kazandı. geçmiş olsun birader durum zor bikaç ay rafa kaldır en iyisi sonra servise ver biraz daha ucuzlar tamir masrafı belki. ekranın masrafı 60-70 lira kalanını işçilikten mi alıyorlar napıyorlarsa kazık!

internetten touch screen alabilirsin her zaman için.

böyle şerefsizler ya. benden bir kere sıfırı 300 tl'ye alınabilen telefonun ekran tamiri için 500 tl istemişlerdi. ciddiyim resmen internette sıfırı 300 tl satılıyodu telefonun bunlar 500 tl ekran tamiri için para istiyolardı.

(git: aliexpress.com) gibi bir yerden ekran alabilirsiniz ama takabilir misiniz onu bilemiyorum.

Ankara'daki üniversiteler diye duydum.

ona göre mi tercih yapacaksınız? öğrenim hayatı sadece cinsel hayat aşk meşk değil. bölüm tercihi yapmaya çalışın. o bölümlerde de hem cins bulabilirsiniz.

taşkışla

boun

mimar sinan.

hemen öldürmeyin elemanı olm adam belki özellikle gitmek istiyo?

cevap: mimar sinan +1

sosyoloji psikoloji felsefe bolumlerinde gender benderlar bol oluyor... kimsenin cinsel kimliklerini onlar soylemeden bilemeyiz tabii ki.

odtü makine

Odtü makine +1000 :)

eylülde hava hazirandakinden iyidir o mevsimi öneririm ortalarına doğru, ekim gibi soğur sonuna doğru iyice soğuklar bastırır. turlarda arabalarla biryere kadar götürülür sonra yayan devam eder ki yayan olan kısımlarda zaten dağın güzellikleri başlar sende bisikletle arabaların gidebildiği yeri pek geçemezsin, ayrıca kaybolma tehlikesi çok fazla ve hiç bilmiyorum diyosun kesin kaybolursun rehberlerden birebir bilgi almadan sadece internet araştırması ile tek başına gitme kurda kuşa yem olma

zaten olay orda, ben kaybolamıyorum. istiyorum ama olmuyor. hayatta kalma becerisi üzerine çok ihtisasım var :) daha önce doğada çok yalnız dolaştım, o yüzden pek sorun olacağını zannetmiyorum. ama hani bilindik askeri bölgeler varsa, yolumu tıkamaması açısından öğrenmek istedim. birkaç yerde kışla tarzı binalar var çünkü, öyle gözüküyor.

tırmanma derken eğer milli park alanına girmek istiyorsan bireysel olarak bunu yapamazsın. ama kaz dağları geniş bir alandır ve bir çok yeri gezebilirsin.

eğer bu mevsimde gitmeyi düşünüyorsan çılgınsın :)

bir dakika, ida dağı ve çevresinde milli park mı var? ben onu ıskalamışım bir daha kontrol edeyim. ama ekim olacak yani, o kesin gibi birşey :)

kendim sordum kendim cevaplıyım bari, olay yaratacak bi durum bu yakın zamanda, umarım ki çabuk çözecekler.

dertten müzdarip biçok insan forumları doldurmuş durumda, sorunun fix bi çözümü yok, kablo değişikliği yoluyla onarılabiliyor sadece ancak eski (orjinal) kabloyla neden yapılamadığını ben de bilmiyorum ama olsun kendime bi tick atayım, çözümü yazdım sonuçta.

şarj aletinde bi sorun olmasın çabuk bozulabiliyor? benimkinde hiçbi düşüş olmadı 0-100 arası 3 saat gibi bi sürede doluyor maksimum. ne kadar etkili olur bilmiyorumda pili bi çıkarıp tak yada kapalıyken şarj etmeyi dene bi kere. hiç olmuyorsa onun işiservise kalmış 1 haftada yapar verirler hiç uğraşma

note 2 4.1.2 güncellemeli,
2 saatte falan 100 oluyo.
usbden falan şarj etmeyi denedin mi? adaptörde de sıkıntı olabilir.

Battery Calibration adlı uygulamayı deneyin. Uygulama root gerektiriyor.

elder scroll skyrim 5 bence tam sana göre bi rpg. ayrıca dehşet büyüklükte harita yani open world un kralı var konuda güzel grafikler zaten harika senaryo akıcı tavsiye ederim

gta tarzı apb reloaded var ama sağlam pc istiyor

(bkz: limbo)

machinarium

dishonored da çok güzel oyun, "keşke bitmese" dersiniz stempunk seviyorsanız. genel olarak open world tarzı bir oyun.

normalde devamsızlıktan kalmış olman gerekirdi fakat bu sonuca göre hocaların hiçbiri yoklamaya önem vermiyor yani yoklama almıyor derste o yüzden notların olmayınca ff gelmiş derslerin. şimdi öbür konuya gelirsek madem okula gidebilecek zamanın veya durumun yok uzaktasın neden dondurmuyorsun okulu? transkript çok önemli kariyere etkisi var diyosunda okulu 1-2 sene uzatmış olucaksın şimdi daha mı iyi 5-6 senede bitirdim demek? ki zaten transkript dediğinde 3.5-4 ortalama arası göz önüne alınır ki zaten cv ye bile 3ün altını yazmak mantıksızdır.

transkript ömür boyu mu kullanılıyormuş, kariyer'e etkisi mi varmış? napacak işveren(ya da ik) çarşaf gibi transkriptini mi inceleyip F'leri mi sayacak?

Anlamadigim sey sen zaten derslere kayit olup almissin, NA gelse de ayni not ortalamasini alicaktin (0.00), ve bu yine transkripte gozukucekti. Degisen bir sey yok, neyin derdindesin? 6 dersin NA olmasi sanki cok olumlu bisey gibi yazmissin. Bu kadar onemsiyorsan transkripti ve okudugun bolumu, okulu dondurmali ya da bi sekilde okula agirlik vermeliydin.

Bi de merak ettim sinavlara girmeyecegini bile bile neden 6 ders? Sistem otomatik verse bile ekleme-birakma yok muydu?

Neyse, takinti yapip daha da olayi buyutme bence.

doktoraya etki ettiğini söyleyen danışmanımdı.

edit: ayrıca 0 disiplin cezası gerektirir.

Honour(Seref sanirim) ogrencisi olmayi kastediyorsan onda da sure kisitlamasi oluyor (en azindan bildigim birkac universitede). 7-8 yilda bitirip honour olarak mezun olunamiyor. NA olsa da sen uzatarak doktora yolunda bi gol yemissin zaten, ondan kafana takma bence..

Tamam da normal bu. Derse kayıt yaptırmasaydın transkriptte hiç gözükmezdi, ama derse kayıt yaptırmışsın, dolayısıyla dersi almışsın, fakat verememişsin gibi görünüyor. Ortada yanlış bir şey yok yani.

Devamsızlık önemli olsaydı V verirlerdi, V'nin karşılığı da FF oluyor. Yine dersi almış ve kalmışsın diyecekler yani.

benim de aklıma gelmişti aynı soru. iki bakış açısı getirmiştim:

1. çalışarak yapılabilen şeyler yetenek değildir. yetenek herkeste olmayan ve çalışarak bile yapılamayacak hünerlerdir, senin dediğin gibi. ben yıllarca bateri çalsam ben de çıkarım yaparım oraya. zaman ayırma meselesi. o yüzden, çalışılsa da yapılamayacak, doğuştan gelen yetenekler gerçek yetenektir.

2. ters bakış açısı, doğuştan gelen şeyler ödüllendirilmemelidir. bir insanı zenci diye aşağılamak ne kadar kötüyse, genetik olarak güzel sesi var diye ödüllendirmek de o kadar saçmadır. çalışıp kazanılabilen yetenekler ödüllendirilmelidir, o yeteneği kazanmanın ne kadar zor olduğuna göre oranlanarak. iyi keman çalmak 5 yıl alıyorsa ama iyi bateri çalmak 1 yıl alıyorsa, iyi keman çalan kişi ödüllendirilmelidir.

Sonuçta ikinci seçeneği seçtim kafamda. "herkeste olmayan ve çalışarak bile yapılamayacak hünerler"i ödüllendirmenin saçma olduğuna karar verdim.

yetenek, başkasında olmayan özelliklerinin farkına varabilmek ve bu özelliklerini doğru kullanabilmek. yani başkasında olmayan özelliklerinin olması yeterli değildir yetenekli olabilmen için..

@harzem
ama doğuştan güzel sesli olmakla, doğuştan 5 tane şişeyi havada çevirebilecek yeteneğe sahip olmak aynı şey değildir ki. ve bunların ikisi de çalışarak yapılamayacak şeyler.

ayrıca zorluğa göre yetenek bakış açın çok doğru, katılıyorum sana. ama işin kötüsü yarışmalarda sergilenen yeteneklerin zorluk derecelerini anlayamayacak kişiler jüri oluyor. acun mesela, havada top çevirmeye çalışmış becerememiş, sonra geldi bundan sonra havada top çevirenlere daha iyimser bakıcam çünkü gerçekten zormuş dedi. peki sen bunu anlamadan önce o gösteriyi yapanların suçu ne?

tvdeki bu tür yarışmalar çok fazla şov amaçlı olduğu için genelde amaç yeteneği olanı bulmak olmuyor bence. zaten katılanların yüzde 99 u saçma sapan işler peşinde ve sadece kendini tvde gösterebilmek için çıkan insanlar, yok kiremit kırmak yok elinde ateşli sopa çevirmek köpeğe otur kalk demek basket atmak bunun gibi şeylerden ibaret yetenek dedikleri. kalan yüzde birlik kısım ise bence finale kalmayı hakeden kısım ki zaten genelde onlar finalde oluyor bazı istisnaları saymassak tabi. şimdi 4 yaşındaki çocuk bana kalırsa geleceğin bateristi olur ritim tutması müziğe karşı olan sevgisi yaşına göre o cesareti yani şimdi düşününce 4 yaş işeme kusma altına yapma yaşıdır ki bu velet çıkmış yüzlerce kişi önünde gayette mükemmel bi iş yapıyor 4 değil 10 yaşında olsa bence direk elenirdi. sihirbazlık numaraları genelde çok ilgi çekici oluyor zaten bi kişi var muhteşem gösteriler yapıyor ve oha diyorum her izlerken şimdi kimdi bilemiyorum ama farklı olmak kimsenin düşünemeyeceği-yapamayacağı şeyleri düşünüp sahnede kusursuzca yapabilmek bana göre içinde olan yeteneği dışa vurmaktır. mesela herkes bilardo oynayabilir topu ıskalamadan vurmayı öğrenen herkes topa vurur fakat yetenekli olanlar topu istediği yere gönderir. yetenek insanın içinde vardır farkedip geliştirebilirsen eğer o konuda zirveye dahi gidebilirsin. örnek lionel messi. yeteneği var bunu geliştirebilmiş şimdi dünyanın bir numarası.